Mehmet Açık
Siyaset meydanlarında, televizyon ekranlarında ve sosyal medyada sık sık aynı temenniyi duyarız:
“Terörsüz bir Türkiye istiyoruz.”
Bu cümle kulağa huzur veren, barışı çağrıştıran bir dilektir. Ancak gerçekte bu ifade, bizi rahatlatan bir hayalden ibaret olabilir. Çünkü “terörsüzlük” sadece eylemsiz bir dönem anlamına gelir. Terör örgütleri zaman zaman bilinçli olarak eylemlerini durdurabilir; bu onların yok olduğu, tehditlerin ortadan kalktığı anlamına gelmez.
Bir terörist, eylem yapmıyor olsa bile hâlâ teröristtir. Silahını bırakmış gibi görünür ama zihninde, hedefinde, ideolojisinde bir değişiklik olmamıştır. Fırsatını bulduğunda yeniden baş kaldırır, taleplerini masaya koyar, dağda yapamadığını şehirde yapmaya başlar. Sosyal alanlarda propaganda yapar, gençleri kandırır, halkın arasına nifak tohumu eker.
İşte bu yüzden biz yalnızca “terörsüz” değil, “teröristsiz” Türkiye istiyoruz.
Tehdit bitmeden huzur gelmez
Bir ülkenin güvenlik stratejisi, sadece eylemleri engellemeye odaklanırsa, bu durum geçici bir huzur getirir. Ancak tehdit kaynağı – yani terörist – varlığını sürdürdükçe, o huzur pamuk ipliğine bağlı kalır.
Türkiye’nin gerçek barışı ve kalıcı güvenliği sağlaması, terör örgütleriyle ve onların ideolojisiyle köklü şekilde hesaplaşmasına bağlıdır. Bu da üç temel adımı gerektirir:
1. Hukukun üstünlüğü – Terörist, adil bir yargı önünde hesap vermelidir. Bu süreç hem delile hem şeffaflığa dayanmalı, hem de toplumun adalet duygusunu güçlendirmelidir.
2. Kararlılık – Teslim olmayan, silahlı tehdidi sürdüren unsurlar güvenlik güçlerinin iradesiyle etkisiz hale getirilmelidir.
3. Toplumsal bağışıklık – Terör örgütlerinin propaganda kanalları kırılmalı; özellikle gençlerin, örgütlerin zehirli ideolojilerine karşı bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır.
Gerçek barış nasıl sağlanır?
Barış, yalnızca silahların susması değildir. Çünkü susan silahlar, her an yeniden konuşabilir. Gerçek barış; eli silahlı tehdidin değil, hukukun hâkim olduğu bir düzende mümkündür.
Bugün “terörsüz Türkiye” demek kolaydır. Ama “teröristsiz Türkiye” demek; cesaret, irade ve uzun vadeli bir mücadele gerektirir. Bu mücadele yalnızca askerle, polisle değil; aynı zamanda eğitimle, ekonomiyle, kültürel bütünleşmeyle kazanılır.
Son söz
Güvenlik, korkunun değil, adaletin hâkim olduğu topraklarda kalıcı olur.
Huzur, terörün gölgesinde değil; teröristin olmadığı topraklarda yeşerir.
Bu yüzden sloganımız net olmalı:
Biz, terörsüz değil; teröristsiz bir Türkiye istiyoruz.