Ünlü Şef Gizem Uygun’un kaleminden
Hayat telaşı içinde çoğu zaman birçok şeyi unuturuz. Günler, aylar, hatta yıllar koşuşturma içinde akıp gider. Ancak bir tat, bir koku ya da bir sofrada yaşanan küçük bir anı, hafızamızda hiç silinmeden kalır. İşte gastronominin büyüsü tam da burada gizlidir: Lezzet, sadece damakta değil, ruhta da iz bırakır.
Glutensiz bir tabağın hikâyesi de böyle başlar. Sağlık için mecburiyet gibi görünen bu tercih, aslında doğru ellerde hayatın en lezzetli anlarına dönüşebilir. Unutulmaz bir ekmek kokusu, incecik açılmış bir hamurun çıtırtısı ya da yumuşacık bir kekin mutluluğu… Hepsi glutensiz mutfakta da mümkün.
Benim için mutfak, yalnızca yemek hazırlama yeri değil, anıların saklandığı bir kutudur. Annemin pişirdiği tarhana çorbasının kokusu, çocukluğumda gizlice yediğim kurabiyelerin tadı ya da dostlarla paylaşılan bir sofranın sıcaklığı… Bugün glutensiz hazırladığım her tabakta bu anıların izlerini arıyorum. Çünkü biliyorum ki bir tabak yemek, sadece karın doyurmaz; geçmişi bugüne, bugünü geleceğe taşır.
Gastronomi, hatıraları canlı tutmanın en güzel yollarından biridir. Hele ki glutensiz bir tarif, insanlara hem sağlık hem de mutluluk verebiliyorsa, o tabak bir sofradan çok daha fazlasına dönüşür.
Unutmayalım: Birçok şeyi unuturuz, ama bir lezzetin hatırası daima derinlerde saklı kalır.
Şef Gizem Uygun