Değerli okuyucularım,
Bir köşe yazarı olarak kalemimden dökülen her kelimenin sorumluluğunu taşıyorum. Ama bazı yazılar vardır ki yazarken elim titrer, kelimeler boğazımda düğümlenir. Bugün kaleme aldığım satırlar işte böyle… Çünkü Mersin’den gelen acı haber hepimizi derinden sarstı. Henüz 16 yaşında, hayatının en güzel çağında olan Hira Nur, bir asker eğlencesinde sıkılan kurşunların hedefi oldu. Bir kurşun, bir ailenin ocağını söndürdü.
Asker uğurlamaları, bu topraklarda yıllardır bir gelenek. Asker ocağı, “Peygamber ocağı” diye anılır, gençlerin vatana hizmeti gururla kutlanır. Ama ne yazık ki bu kutlamalar, asırlık bir geleneğin ruhunu yansıtmaktan çok uzak. Eğlence adı altında sıkılan kurşunlar, havaya doğrultulan silahlar, coşkudan çok acı getiriyor. Peki bu mudur sevgi? Bu mudur vatan sevgisi?
Hira Nur’un gülüşünü söndüren bu zihniyetin adını doğru koymalıyız: sorumsuzluk, cehalet, ihmalkârlık. Toplum olarak göz yumduğumuz her yanlış, bir gün masum bir canı bizden koparıyor. Bugün Hira Nur, yarın başka bir evladımız…
Şimdi en temel soruyu hep birlikte sormalıyız:
Gençler bu silahları nereden buluyor? Ruhsatsız silahlar nasıl oluyor da bu kadar rahat dolaşabiliyor? Kimlerin ihmali, kimlerin sessizliği bu cinayetleri mümkün kılıyor? Devlet, aileler, toplum… Hepimizin bu sorumlulukta payı var.
Sevgi, can almak değildir. Sevgi; hayatı çoğaltmak, güzellikleri paylaşmak, birbirimizin yarınına ışık tutmaktır. Ama biz sevgiyi şiddetle karıştırdık. Eğlenceyi kurşunla, kutlamayı ölümle yan yana getirdik.
Bir annenin gözyaşı, bir babanın çaresizliği, bir kardeşin sessizliği… Bunların telafisi yok. Ne yazık ki toplum olarak her olaydan sonra birkaç gün üzülüyor, sonra unutuyoruz. Oysa unuttukça yeni acıların kapısını aralıyoruz.
Çözüm belli:
• Ruhsatsız silahların denetimi çok daha sıkı yapılmalı.
• Gelenek adı altında sürdürülen tehlikeli alışkanlıklara artık “dur” denilmeli.
• Aileler çocuklarına şiddetin değil, sevginin gücünü öğretmeli.
• Medya, şiddeti meşrulaştıran değil, bilinçlendiren yayınlara ağırlık vermeli.
Bugün Hira Nur’un ailesi tarifsiz bir acının içinde. Yarın başka aileler aynı acıyı yaşamadan bu alışkanlıkları terk etmek zorundayız. Çünkü bir kurşun sadece bir canı değil, bir toplumun vicdanını da öldürüyor.
Sevgi, hayatı yaşatmak demektir. Sevgi, el ele tutuşmak, gülmek, geleceği birlikte inşa etmektir. Bir daha hiçbir Hira Nur’un adı acıyla anılmasın istiyorsak, sevgiyi gerçekten öğrenmek zorundayız.
— Burcu Çatalbaş




