Mehmet Açık
İtalya Savunma Bakan Yardımcısı Matteo Perego di Cremnago, beraberindeki üst düzey askerî heyetle birlikte geçtiğimiz günlerde Baykar’ın Tekirdağ ve İstanbul’daki tesislerini ziyaret etti.
Amaçları neydi?
Türkiye’nin insansız hava teknolojilerini, üretim kabiliyetini, mühendislik altyapısını yerinde görmek.
Evet, o teknoloji…
Yıllar önce “oyuncak” dedikleri, “uçmaz” diye alay ettikleri, hatta “savunma sanayisine değil, başka alanlara yatırım yapılsın” diye küçümsedikleri o teknoloji…
Bugün dünyanın dört bir yanında hayranlıkla izleniyor, stratejik analiz raporlarına konu oluyor.
Bir Zamanlar Alay Konusuydu
Hatırlayalım…
Bayraktar TB2 ilk uçtuğunda, bazı çevreler sosyal medyada alay edercesine paylaşımlar yapmıştı.
“Bu da mı yerli?”, “Drone uçurmakla övünülür mü?” gibi küçümseyici cümlelerle kendi ülkesinin üretimini hedef alan bir anlayış vardı.
Bugün aynı teknoloji;
Ukrayna’dan Azerbaycan’a, Afrika’dan Avrupa’ya kadar 40’tan fazla ülke tarafından satın alınıyor.
İtalya’nın üst düzey bir heyetle Baykar tesislerini ziyaret etmesi, bu değişimin en açık göstergesi.
Bir zamanlar kendi içimizde değersizleştirilen bir proje, artık NATO müttefiklerinin radarında.
Kısacası, artık “bizim oyuncak” dedikleri şey, onların savunma planlarında ciddi bir yer tutuyor.
Savunma Teknolojisinde Sessiz Devrim
Baykar, Türkiye’nin sadece savunma sanayiinde değil, stratejik bağımsızlık yolunda da devrim yaratmıştır.
Çünkü dışa bağımlılığın en ağır bedelini, bu ülke 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda ödemişti.
Ambargolar, yedek parça kısıtlamaları, siyasi tehditler…
İşte o günlerde temeli atılan “yerli savunma” hayali, bugün Baykar ve TUSAŞ gibi kurumlarla gerçeğe dönüşmüş durumda.
Bu başarı, sadece bir üretim hikâyesi değildir.
Bu, bir milletin kendi gökyüzünü koruma iradesinin vücut bulmuş hâlidir.
Bu, “Yapamayız” diyenlere karşı “Yaptık!” diyebilmenin adıdır.
CHP ve Muhalefetin Dar Görüşlülüğü
Ancak ne yazık ki bu tabloya bile dudak büken bir kesim var.
Başta CHP içinden bazı isimler, yıllardır millî savunma projelerini “iktidar propagandası” olarak görüyor.
İHA’lara, SİHA’lara, savunma yatırımlarına “savaş yanlısı” damgası vurarak kendi ülkesinin teknolojik ilerlemesini itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Oysa bu araçlar, sadece birer silah değil; bir ülkenin bağımsız duruşunun teminatıdır.
Bugün kimseye boyun eğmeyen, dış baskılara karşı dimdik duran bir Türkiye varsa, bunda yerli mühendislerin alın terinin payı büyüktür.
Ne ironiktir ki, “savaş makinesi” diyerek eleştirenler şimdi aynı teknolojiyi görmek için randevu almak zorunda kalıyor.
Baykar’ın kapısında artık Batı delegasyonları, Avrupa askeri heyetleri sıraya girmiş durumda.
Bir zamanlar küçümsedikleri Türkiye, şimdi örnek alınan Türkiye oldu.
Bir Mühendisliğin, Bir İradenin Hikâyesi
Baykar’ın hikâyesi, bir laboratuvarın değil, bir idealin hikâyesidir.
Selçuk Bayraktar ve ekibi, genç mühendislerle sabahlara kadar çalışarak bir ülkenin geleceğini yeniden yazdı.
Küresel şirketlerin milyar dolarlık yatırımlarıyla yarışacak ölçüde sistemler geliştirdiler.
Ve bunu devletin sırtına yük olmadan, kendi Ar-Ge kabiliyetiyle başardılar.
Bugün Türkiye, dünyanın ilk 3-4 İHA üreticisi arasında gösteriliyorsa, bu; inancın, emeğin, azmin ve millî vizyonun eseridir.
Dışarıdan Gelen Takdir, İçeriden Gelen Eleştiri
İtalya, Polonya, Ukrayna, Katar, Azerbaycan, Suudi Arabistan, Endonezya…
Dünyanın dört bir yanında Türk İHA’ları sahada görev yapıyor.
Bu ülkelerden gelen askerî heyetler, teknoloji transferi ve ortak üretim tekliflerinde bulunuyor.
Yani dünya Türkiye’nin başarısını teslim ediyor.
Ama içeride hâlâ “ne gerek vardı?” diyen bir muhalefet var.
Ne garip bir tezat!
Dışarıdan alkışlanan bir başarı, içeride bazı kesimlerce hâlâ “rahatsızlık” konusu olabiliyor.
Bu Başarı Siyasetin Değil, Milletin
Baykar’ın başarısı, sadece hükümetin değil;
Türkiye’nin, Türk mühendisinin, Türk gençliğinin, Türk iradesinin başarısıdır.
Bu başarı, herhangi bir partinin değil, bir milletin onurudur.
Bu yüzden bu konuda siyaset yapmak, aslında kendi ülkesinin geleceğini küçümsemektir.
Bir ülke kendi mühendislik gücüyle gökyüzüne imza atıyorsa,
o ülkenin vatandaşları o başarıyla gurur duymalıdır.
Sonuç: Tarih Kimseyi Unutmaz
Bugün İtalya’dan gelen heyet, Baykar’ın hangarlarında dolaşırken;
aslında Türkiye’nin geleceğine, direncine ve vizyonuna tanıklık etti.
O ziyaret, yalnızca bir diplomatik temas değil, bir itiraftı:
“Türkiye artık teknoloji üreten bir güçtür.”
Ve bu noktada sorulması gereken soru şudur:
Kimler bu başarıyla gurur duydu, kimler hâlâ gözlerini kapadı?
Tarih, tarafsız bir tanıktır.
Bugün Baykar’ı küçümseyenler, yarın o üretim bantlarına giremeyecek kadar utanacaklar.
Çünkü millet, kimin inandığını, kimin küçümsediğini asla unutmaz.
Bu ziyaret, kimileri için utanç; ama Türkiye için sonsuz bir gururdur.
Mehmet Açık