Şeref Kocakaya
Değişen musallat ve değişmeyen yollarda, toplumun her köşesinde iki insan tipi kendini hemen belli eder:
Biri, rüzgârın estiği yöne göre yelken açan fırsatçı;
Diğeri ise, fırtınalara rağmen rotasından sapmayan, prensip sahibi ve sadık insan.
Bu iki profil, hayatın hemen her alanında karşımıza çıkar.
İş dünyasında, siyasette, sivil toplumda, hatta aile ilişkilerinde bile…
Kimisi günü kurtarmanın peşindedir, kimisi ise onurlu bir geçmiş ve güvenilir bir gelecek inşa etmenin.
Rüzgârın Yönüne Göre Duranlar
Fırsatçı insanın en belirgin özelliği, sürekli bir değişim ve yenilenme hâli içinde olmasıdır.
Bu kişiler için masa, abi, kardeş ve ortam sürekli bir döngü içindedir.
Bir gün aynı sofrada “kardeşim” dedikleriyle ertesi gün yollarını ayırabilirler.
Bu bir taktik değil, bir yaşam biçimidir.
Bu insanlar, nüfuz ve güç merkezlerine yanaşarak “kazançlı” çıkmanın yollarını arar.
Dün el üstünde tuttukları kişiyi, bugün menfaati kalmadığı anda kolayca terk ederler.
Onlar için ilişkiler, duygusal veya insani bağlardan ziyade araçsaldır.
Bağ kurdukları sürece değil, işlerine yaradığı sürece değerlidirler.
Zamanla “abi” ve “kardeş” gibi kavramlar, sadece birer menfaat aracı hâline gelir.
İhtiyaç bittiğinde o unvanlar da çöpe atılır.
Sadakat, bu insanlar için bir erdem değil, bir risktir; çünkü sadık kalmak çoğu zaman çıkarlarını tehlikeye atar.
Menfaatin Kısa Ömrü
Fırsatçı insanın dünyasında hiçbir ilişki uzun sürmez.
Çünkü kök salmazlar, güven tesis etmezler, inandıkları bir değer sistemi yoktur.
Bugün kazandıkları bir dostluğu yarın harcayabilirler;
bugün övdükleri bir ismi yarın karalayabilirler.
Menfaatlerinin yönü değiştiği anda, onlar da yön değiştirir.
Bu yüzden arkalarında bıraktıkları şey genellikle kırgınlık, güvensizlik ve kullanılmışlık hissidir.
Kısa vadede kazandıklarıyla övünürler, fakat uzun vadede kaybettikleri en önemli şey, itibarlarıdır.
Değişmeyen Yol ve Yoldaşlık
Prensip sahibi insan ise başka bir yoldadır.
Onun için değişim, şekil ve surette olabilir; ama özde asla.
Hayatındaki temel direkler sabittir: dürüstlük, sadakat, vefa ve insanlık.
Bu kişiler, bir kez benimsedikleri etik yoldan kolay kolay dönmezler.
Onlar için ilişki, değer üzerine kurulur; değer biçme üzerine değil.
Gerçek kardeşlik ve dostluk, zor zamanlarda belli olur.
Ve onlar bu testi her seferinde başarıyla geçerler.
Bu insanların bir başka özelliği de geçmişi unutmamalarıdır.
Yapılan iyilikleri, gösterilen vefayı asla unutmazlar.
İlişkilerini ticaret gibi değil, yatırım gibi görürler.
Bu yatırımın getirisi para ya da mevki değil; güven, saygı ve kalıcı itibar olur.
İtibarın Değeri
Namuslu ve prensip sahibi insanın kazandığı itibar, fırsatçının sürekli arayış içinde olduğu geçici nüfuzdan çok daha değerlidir.
Çıkarcı kişi kısa vadede “başarılı” görünebilir, ama uzun vadede kimse onunla aynı masaya oturmak istemez.
Çünkü güven, bir kez kaybedildi mi, hiçbir kazanç onu geri getiremez.
Prensip sahibi kişi ise, zamanla kendi çevresinde güvenin ve saygının merkezi hâline gelir.
Onun masasında menfaat değil, emanet konuşulur.
Yoldaşlıklar uzun solukludur, dostluklar köklüdür.
Toplumun gerçek temeli işte bu insanlardır;
her fırtınada rotasını değiştiren yelkenliler değil, kararlılıkla yoluna devam eden kaptanlardır.
Biraz da Günümüze Bakalım
Bugün yaşadığımız süreçte, sivil toplum kuruluşlarından siyaset alanına kadar, bu iki insan tipini sıkça görüyoruz.
Kimi ilk rüzgârda yön değiştiriyor, kimi ise dimdik duruyor.
Birinin hayatı “menfaat ağı”, diğerinin hayatı “vicdan pusulası” üzerine kurulu.
Belki de asıl sınav, bu dönemde insan kalabilmek.
Çünkü her şeyin değiştiği bir zamanda, değişmeyen değerler çok daha kıymetli hâle geliyor.
Son Söz
Fırsatçılık, kısa vadede kazandırabilir; ama sonunda insanın kendisini kaybettirir.
Prensip sahibi olmak ise bazen bedel ödetir; ama sonunda insanı insan olarak bırakır.
O yüzden, her şeye rağmen insan olmaya, insan kalmaya devam…
Çünkü değişen dünyada, değişmeyen tek şey; karakterdir.
Şeref Kocakaya