Şiddet ve Tehdit Suçlarına Geçit Yok!
Devlet Artık Daha Kararlı, Cezalar Daha Sert**
Derya Morcalı yazdı
Toplumsal huzur; bireyin yaşam hakkı, fiziksel bütünlüğü ve psikolojik güvenliğiyle doğrudan ilişkilidir. Ancak ne yazık ki son yıllarda bu temel haklar, giderek artan şiddet ve tehdit suçlarıyla sıkça ihlal edilmekte. Gerek sokakta gerek ev içinde gerekse dijital mecralarda, bireyin güvenliğini sarsan olaylar karşısında hukuk sisteminin tepkisiz kalmaması artık bir zorunluluk halini aldı.
İşte tam da bu noktada, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan 10. Yargı Paketi, yalnızca infaz sisteminde değil, aynı zamanda bireyin fiziksel ve ruhsal güvenliğini korumaya dönük ciddi adımlar içeriyor.
Yasa teklifinde en dikkat çeken bölümlerden biri, kasten yaralama ve tehdit suçlarına yönelik cezai yaptırımların artırılması oldu. Bu yalnızca bir teknik düzenleme değil, aynı zamanda “devletin şiddet ve tehdide artık göz yummayacağı”nın somut göstergesidir.
Vücut Dokunulmazlığına Saygı: Kasten Yaralama Cezaları Artıyor
Vücut dokunulmazlığı, bir bireyin en temel haklarından biridir. Bu hak ihlal edildiğinde yalnızca fiziksel bir acı değil, aynı zamanda derin bir psikolojik travma da yaşanır. İşte bu nedenle yasa koyucu, kasten yaralama suçunda caydırıcılığı artıracak önemli bir adım attı:
Kasten yaralama suçlarında verilecek hapis cezası, yüzde 50 oranında artırılıyor.
Bu ne anlama geliyor?
Artık sokak ortasında birini darp eden, eşine, çocuğuna, yaşlı bir bireye şiddet uygulayan ya da herhangi bir insanı bile isteye yaralayan kişi, geçmişte aldığı cezanın çok daha fazlasıyla karşılaşacak.
Bu düzenleme, özellikle kadına yönelik şiddet vakalarının arttığı bir dönemde, yargının “cezasızlık algısını kırma” yönündeki kararlılığını da ortaya koyuyor.
Tehdide Karşı Etkin Mücadele Başlıyor
Tehdit, çoğu zaman fiziksel şiddetin öncüsüdür. Çoğu kadın, çocuk ve mağdur; henüz darbe almadan önce yıllarca tehdit altında yaşamıştır. Tehdit, bir bireyin psikolojisini çökerten, özgürlüğünü kısıtlayan ve sosyal hayatını felce uğratan bir şiddet biçimidir.
Yeni yargı paketi bu konuyu da kapsam dışı bırakmıyor.
Basit tehdit suçlarında cezanın alt sınırı 2 ay olacak.
Bu düzenleme, tehdit suçlarının “basit bir söz” olarak görülmesini önlemeye yönelik bir adımdır. Çünkü artık biliyoruz ki: Bir söz, bir yumruk kadar yıkıcı olabilir.
Tehdit suçunun ağırlaştırılmış halleri için cezanın üst sınırı 5 yıldan 7 yıla çıkarılıyor.
Bu ağırlaştırılmış halleri şöyle sıralayabiliriz:
• Silahla tehdit
• Kendisini tanınmayacak hale getirerek tehdit (örneğin maske takmak, yüzü gizlemek)
• Birden fazla kişi tarafından birlikte yapılan tehdit
• Suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu güçten yararlanılarak yapılan tehdit
Bu düzenleme, hem sokaktaki organize tehdit yapıları hem de bireysel zorbalığa karşı hukuki koruma kalkanını güçlendiriyor.
Suça Teşebbüs de Artık “Cezasız” Değil
Bir başka kritik düzenleme, suça teşebbüs ile ilgili. Bugüne kadar “eylemi tam gerçekleştirmedi” diye ceza indirimi alan birçok fail, toplum vicdanında yara açıyordu. Yeni düzenlemeyle birlikte:
Suça teşebbüs halinde verilecek süreli hapis cezasının alt ve üst sınırı artırılıyor.
Bu, suçun yalnızca sonucuna değil, niyetine de ceza verilmesi anlamına geliyor. Çünkü hazırlık aşamasındaki bir tehdit ya da saldırı planı, her an harekete geçirilebilecek bir risktir. Devlet bu riski artık daha ciddiye alıyor.
Toplumun Her Kesimi Koruma Altına Alınıyor
10. Yargı Paketi’nin bu yönüyle dikkat çekici tarafı şu:
Sadece faille değil, mağdurla empati kuran bir anlayışa dayanıyor. Her bireyin huzur içinde yaşama hakkı, artık daha somut şekilde güvence altına alınıyor.
Bu düzenleme ile:
• Kadınlar sokakta yürürken tehdit edildiğinde, “sadece sözlüydü” denmeyecek.
• Çocuklar okul yolunda saldırıya uğradığında, failler “ilk kez yaptı” diye serbest kalamayacak.
• Aile içi şiddet mağdurları, artık “şikayetçi olmaktan korkmak” zorunda kalmayacak.
• Silahla, maskeyle, kalabalıkla tehdit eden organize yapılarla etkin mücadele mümkün olacak.
Sonuç: Şiddete Geçit Yok, Tehdide Tolerans Yok
Devletin şiddet ve tehdit karşısındaki tutumu, hukuk sisteminin vicdanıdır. 10. Yargı Paketi ile birlikte bu vicdan, daha kararlı bir sesle konuşuyor:
Artık şiddetin ve tehdidin bedeli daha ağır, adalet daha güçlü.
Cezaların artırılması sadece failin değil, potansiyel suçluların da geri adım atmasını sağlayacaktır. Toplumsal huzur, sadece sokakta değil; evde, okulda, iş yerinde, dijital ortamda da korunmalıdır.
Ve bu korunma, ancak etkin, caydırıcı ve kararlı bir yargı sistemiyle mümkündür.
10. Yargı Paketi bu yönde atılmış çok önemli bir adımdır. Şimdi gözler uygulamadadır.