Burcu Çatalbaş
Geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan bir olay, Türk milletinin vicdanında yeni bir yara daha açtı. Bölücü terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın, İmralı Cezaevi’nde görevli bir devlet memuruna — Cezaevi Müdürü’ne — sarf ettiği hakaret dolu sözler, bu ülkenin hukuk sistemini, siyasi iradesini ve toplumsal belleğini bir kez daha sorgulamamıza neden oldu.
Öcalan’ın “Maymun… Defol karşımdan…” diyerek kamu görevlisine bağırması, sıradan bir mahkûmun hadsizliği değil; yıllardır şımartılmış, muhatap alınmış bir teröristbaşının geldiği pervasızlık noktasıdır. Peki bu cesareti nereden buluyor?
Bu Cesareti Kim Verdi?
Cevabı çok açık: Bu caniye muhatap muamelesi yapanlar, bu ülkenin cezaevinde hüküm giymiş bir katilini “çözüm ortağı” gibi sunanlardır. Açılım adı altında başlatılan süreçte, Kandil’e yol döşeyen, Habur’da mahkeme kurduran, Oslo’da masaya oturan herkes bu hadsizliğin ortağıdır.
Devletin askeriyle savaşmış, 54 binden fazla insanın ölümünden doğrudan sorumlu bir caninin bugün cezaevi personeline yüksekten bakması, Türk milletinin sinir uçlarına yapılan bir saldırıdır. Düne kadar yakalandığında titreyen, asker karşısında yere yatan bu adam, bugün cezaevinde racon kesiyorsa, bunda siyasi iktidarın payı yok mudur?
Muhalefetin Sessizliği Daha da Karanlık
AKP ve MHP’yi bu konuda eleştirenler, kendi partilerinin bu caniye ne zaman ve nasıl sessiz kaldığını da sorgulamalı. Bugün “hak, hukuk, adalet” diye meydanlarda dolaşanlar, “PKK komisyonu” benzeri oluşumlara sessiz kalıyorsa, Öcalan’a karşı değil, onun gölgesine teslim olmuşlardır.
Peki bu kadar mı değersiz bizim şehitlerimiz?
Bebek Katiline Saygı, Devlet Memuruna Hakaret
Askerlik yapmış herkes bilir: Bir komutan geldiğinde, durulur ve selam verilir. Peki ya bu ülkenin cezaevinde, devletin bir memuruna “Maymun” diyen birine neden hâlâ ayrıcalık tanınır?
Bu ülkede kendi halkına el uzatmamış, sadece görevini yapan nice memur, sırf birilerine selam vermediği için soruşturma geçiriyor. Ama bu ülkede binlerce çocuğun ölümünden sorumlu bir katil, cezaevinde ahkâm kesiyor, talimat veriyor, hakaret ediyor.
Devletin Onuru, Siyasetin Suskunluğuna Kurban Edilemez
Kimse unutmasın; devleti temsil eden her memur, her asker, her polis bir kurumun değil, milletin onurunu taşır. Onlara yapılan hakaret, doğrudan millete yönelmiş bir saldırıdır.
Bugün Öcalan’a “Başkan” diyenler, yarın onunla tokalaşırken fotoğraf da çektirir. Çocuklarına bu kareleri “Biz demokrasi adına görüştük” diye anlatırlar. Ama biz o fotoğraflarda sadece katliamların, kanın ve ihanetten duyulan gururun izlerini görürüz.
Ve bu ihanetin izini taşıyan eller, ne kadar sabunlansa da, üzerindeki şehit kanını temizleyemez!
Ne Mutlu Türküm Diyene, Sözünden Dönmeyene…
Burcu Çatalbaş
Saygılarımla