featured
  1. Haberler
  2. Köşe Yazıları
  3. Geçmişte “Osmanlıyız” diyen kimliksizlerle bugün “Türkiyeliyiz” diyenlere kapak bir yazı!

Geçmişte “Osmanlıyız” diyen kimliksizlerle bugün “Türkiyeliyiz” diyenlere kapak bir yazı!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Fatih Küpeli yazdı 

Atilla Pak (Amerika’da Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkanı) Türk Kimliği ile ilgili bir yazısı.

Bu yazı, hiçbir siyasi partiye, görüşe, etnik gruba ya da inanca karşı değildir. Amacı ayrıştırmak değil, birleştirmektir. Kimliğimi inkar etmeden, kardeşliği zedelemeden konuşma hakkımı kullanıyorum. Lütfen bu satırları bağlamından koparıp farklı anlamlara çekmeyin. Bu yazı ne bir polemik, ne de bir propaganda metnidir. Sadece vicdanımdan ve yaşanmışlığımdan doğan bir duruşumdur.

Kimliğimde var olan adım Atilla, kardeşliklerle büyüdüm. Ben Mardinliyim. Ama bu öyle sadece bir şehir adı değil, bir tarihin, bir medeniyetin, bir insanlık anlayışının izidir Mardin. 

Bizim kökümüz, Mezopotamya’nın kadim kenti Dara’dan gelir. O Dara ki, 5000 yıllık geçmişiyle zamanın bile unutmaktan çekindiği bir şehir. Ama ailem yaklaşık 170 yıldır Midyat’ta yaşar. Orada büyür, orada dua eder, orada toprağa basarız.

Benim annem Arapça konuşur. Ama o yalnızca Arapça değil, Kürtçe ve Süryanice de bilir. Babam da öyle Kürtçe, Arapça ve Süryanicede konuşur. Ama ne annem, ne babam hiçbir zaman çıkıp da “biz Arap’ız”, “biz şu’yuz” demedi. Çünkü bizim evde kimlik dil ile değil, vicdan ile taşınırdı.

Bizim evde dil, ayrım için değil, yakınlaşmak içindi. Komşularımız, dostlarımız, akrabalarımız, mahallemiz Kürt’tü, Süryaniydi Araptı. Ama biz hep birlikte yaşadık. Aynı çeşmeden su içtik, aynı ocakta yemek pişirdik. Farklı dillerde konuştuk ama aynı sofrada yedik.

Ve işte tam o evde bir sabah, bir çocuk doğdu. Adı Atilla kondu. Kardeşlerine de “Bahadır” ve “Cengiz” dendi. Biz bu isimleri sadece kulağa hoş gelsin diye almadık. Bu isimler, bir milletin hafızasını, tarihini, gururunu taşır. Atilla adaletin ve cesaretin sembolüydü. Bahadır mertliğin, Cengiz Han vizyonun adıdır. Biz bu isimlerle büyürken sadece kendimizi değil, bir milletin hatırasını da taşıdık.

Ve bugün biri çıkıp bana diyor ki, “Türk deme, Türkiyeli de.” Benim kalbim sıkışıyor. Çünkü bu sadece bir kelime değil, bir hafızanın silinmesi demek. 

Ben kimseyi dışlamadım ki neden kendimi yok sayayım? Ben dilimi küçümsemedim ki niye ismimi değiştireyim?

Bugün Amerika’da bana “Where are you from?” dediklerinde, göğsümü gere gere “I’m Turkish-American” diyorum. Çünkü ben bu ülkeye göç ettim ama kimliğimi getirdim. Pasaportumda ne yazdığı değil, yüreğimde ne taşıdığım önemli.

Anayasamız hala der ki:

“Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür.”

Ben o bağı sadece taşıyan değil, sahiplenen biriyim.

Ben Mardinliyim. Batman’da doğdum. Dara’nın taşlarında tarih, Batman’ın, Midyat’ın sokaklarında kardeşlik biriktirdim. Annemin Arapça ninnisinde, babamın Kürtçe selamında, komşumun Süryanice duasında büyüdüm. Ama ismim Atilla. Ve ben Türk olmaktan gurur duyuyorum. Çünkü bu isim sadece bir çağrı değil, bir milletin emaneti.

Bana “Türkiyeli de” diyenlere cevabım nettir. Tıpkı Rusya’nın Rus’um, Almanya’nın Alman’ım, İngiltere’nin İngilizim, Fransa’nın Fransız’ım, Yananistan’ın Yunanlı’yım”, Arabistan’lının Arabım demesi gibi. Ben ismimi atalarımdan aldım, kimliğimi inkar değil, sadakatle taşıyorum. Çünkü ben bölmeye değil, birleştirmeye geldim. Ben de Atilla’yım. Ve Türkiye’li Türk’üm. 

Bu “Türk” kelimesinin yerine “Türkiyeli” demek, sadece kelime değişikliği değil, kökümü kazıma demektir.  

Türk kelimesi bir etnik kimlikten fazlasıdır. Tarihten bugüne gelen bir medeniyet ve millet adıdır. 

“Türkiyeli” ise bir coğrafi tarif, bir pasaport üzerindeki bilgi gibidir. 

Kürt kimliği benim gözümde bir zenginliktir, tehdit değil. Ama Türk milleti de bizim ortak çatımızdır, bölünemez. Selçuklular döneminden Osmanlı’ya ve bugüne kadar, Kürtlerle Türkler aynı safta savaştı, aynı çadırlarda yaşadı, aynı dağda koyun otlattı. Evlenildi, kız alındı verildi. Kardeş kardeşe karıştı.

Cumhuriyet kurulunca bu milletin adı “Türk milleti” olarak belirlendi.

Ama bu, “sadece etnik Türkler Türk’tür” anlamında değil,

“Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı herkes Türk’tür” şeklinde tanımlandı. Bu bir üst kimliktir.

Kürt de Türk de Laz da Çerkes de Arap da Türk milleti içinde yer aldı. Bu bir dayatma değil, birleştirici bir kimliktir. Kürt ve Türk ayrı halklar olabilir, evet.

Ama birbirinin düşmanı değil, birbiriyle yoğrulmuş kardeş halklardır. Bizi ayıran şey “dil” olabilir, ama bizi birleştiren şey tarih, kader ve bayraktır.

Ve ben, tüm bu duygularla, bu kimlikle, bu vicdanla çıktım yola. Amerika’da, binlerce kilometre ötede ve tam üç kez, 1956 yılında kurulan Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’nun başkanlığına seçildim. O federasyon ki sadece Türkiye’den gelenleri değil, Azerbaycanlısından Kırımlısına, Kıbrıslısından Türkmenine, Özbekistan’dan, Türkistan’dan gelen kardeşlerimizden Laz’ına, Ahıska’lısına, Süryani’sinden, Çerkes’ine, Alevisine, Kürdüne kadar nice farklı kimliği içinde barındırır.

Onlarca dernek, onlarca farklı ses, renk ve nefes. Ama işte tam da o büyük çatının altında, bir Mardinli olarak, Güneydoğu’nun toprağından gelen bir evlat olarak, üç kez oy birliğiyle başkan seçildim.

Şimdi soruyorum size eğer “Türk” kelimesi dışlayıcı olsaydı, bu mümkün olabilir miydi?

Eğer bu kelime sadece bir etnik kimliğe sıkışsaydı, bu kadar farklı insan, gönül rahatlığıyla bir Mardinli’yi kendi çatılarına lider seçer miydi?

İşte tam da bu yüzden söylüyorum. Biz ne ayrıyız, ne aynıyız. Ama biz bir milletiz.

Bizi bir arada tutan şey doğduğumuz şehir değil, taşıdığımız yürektir.

Ben “TÜRKÜM” derken kimseyi dışlamıyorum, tam tersine herkesi kucaklıyorum. Çünkü bu kelimenin içinde acılar da var, zaferler de. Farklı dillerin duası da var, aynı bayrağın gölgesi de.

Benim bu hassasiyetim, ne birine karşı durmak, ne bir tartışmayı körüklemek içindir. Bu sadece, binlerce yıllık bir kimliğe duyduğum vefanın ve sadakatin sesidir. 

Devletime bağlıyım, milletimi seviyorum. 

Ve sadece diyorum ki:

Bu milletin adıyla onur duyanların sesi de, yürekten duyulsun.

Kimliğime sadakatle,

Milletime sevgiyle,

Kalemimden gelen selamla…

Atilla Pak

Türkiye bizim Vatanımızın, Türkiye bizim Devletimizin adı. 

Bu toprakları vatanlaştıran ve Türkiye yapan da Türk, Devletleştiren de Türk’tür. 

Türkiye’nin ana omurgası ve asli unsuru Türk’tür. 

Biz Türk’üz..

Adımız Türk. 

Soyadımız Türk. 

“Ne mutlu Türküm diyene “

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Geçmişte “Osmanlıyız” diyen kimliksizlerle bugün “Türkiyeliyiz” diyenlere kapak bir yazı!
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Güncel Haber Ajans ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin