Mehmet Açık
Ortada bir “kandırma komisyonu” var. İktidar ortakları Erdoğan ve Bahçeli’nin şehit anaları ve gaziler üzerinden oynadığı oyunun adı bu. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne komisyon kurarlarsa kursunlar, ne kadar süslü laflar ederlerse etsinler; bu milletin analarını, babalarını, şehitlerini ve gazilerini kandıramazlar.
Geçtiğimiz gün bir baba anlattı:
“Sabah namazını kılıyordum. Telefon acı acı çaldı. Açtım… Oğlum Hakkari Geçit Alanı’nda askerlik yapıyordu. ‘Alo’ dedim. Oğlumun sesi geldi: ‘Baba, vuruldum…’”
İşte bu ses, bu feryat; şehit analarının ve babalarının yüreklerinde açılan o kapanmaz yaranın sesidir. Bu sesi duymayan, bu acıyı hissetmeyen siyasetçinin millete verecek hiçbir sözü yoktur.
Erdoğan ve Bahçeli dün birbirlerine en ağır hakaretleri savurup bugün kol kola giren, dün “bebek katili” dediklerine bugün pazarlık masasında sandalye açan iki omurgasızdır. İplerini tutanlar bellidir: ABD ve İsrail. Onlar ne derse bu ikili onu yapar. BOP’un eşbaşkanlığını kabul edenlerin bugün “vatan-millet” nutukları atması, ancak halkı kandırma girişiminden ibarettir.
Ama hesap etmedikleri bir şey var: Milletin vicdanı. Şehit analarının gözyaşları, gazilerin feryadı, babaların acı dolu çığlığı… Bunlar ne kandırılabilir ne de unutulabilir.
Unutmayın! Bu millet şehit analarını, babalarını ve gazilerini kandıranı da, onlara sırtını dönüp terörle pazarlık yapmaya kalkışanı da affetmez.
Bugün kurduğunuz o göstermelik yapının adı ne olursa olsun, tarih onu “Kandırma Komisyonu” olarak yazacaktır.