Mehmet Açık
Türkiye, yıllardır mücadele ettiği en büyük güvenlik sorunlarından biriyle ilgili tarihi bir gelişmeye sahne olmak üzere.
Ankara kulislerinde giderek daha yüksek sesle konuşulan bir gerçek var: PKK, çok kısa bir süre içerisinde olağanüstü kongresini toplayarak kendini feshetme kararı alacak ve silah bırakacak.
Bu, yalnızca örgütün dağdan çekilmesi anlamına gelmiyor; aynı zamanda Türkiye’nin terörle mücadelesinde ilk defa bu kadar net ve geri dönüşü zor bir dönüm noktası anlamına geliyor. Sahada kazanılan başarıların, masa başında stratejik bir vizyonla desteklenmesi ve nihayetinde terörü tarih sahnesinden silme yönünde somut adımlar atılması, Türkiye için yepyeni bir süreci beraberinde getirecek.
MAYIS AYINDA FİNAL PERDESİ Mİ AÇILIYOR?
Devletin ilgili kurumlarının koordinasyonunda, çok yönlü ve çok taraflı yürütülen görüşmeler artık meyvesini vermek üzere. Uluslararası diplomasi trafiği hızlandı, özellikle Irak ve Suriye hattında önemli aktörlerle yapılan temaslar belirleyici bir noktaya ulaştı. PKK içinde etkin konumda bulunan bazı isimlerin teslim olma ve siyasete dönüş talebinde bulunmaya başladığı bilgisi de güvenlik birimlerine ulaştı.
Bu gelişmelerin en dikkat çekici yanı ise, örgütün fesih kararını kendi iç yapısından gelen bir deklarasyonla duyurmaya hazırlanıyor olması. Bu durum, dış baskılarla değil, örgüt içi çözülmenin doğal bir sonucu olarak görülüyor.
MECLİS’TE TARİHİ DÜZENLEMELER GELİYOR
Bu tarihi gelişmenin hemen ardından, TBMM’de çok kapsamlı ve stratejik yasal düzenlemeler gündeme gelecek. Bu düzenlemeler arasında, silah bırakan militanların topluma kazandırılmasına dair rehabilitasyon yasaları, güvenli dönüş protokolleri, mağdur vatandaşlara yönelik sosyal destek paketleri ve güvenlik güçlerinin yetki ve sorumluluklarını düzenleyen yeni çerçeveler bulunuyor.
Devlet, bu süreci sadece “terörle mücadele” başlığı altında değil, aynı zamanda “toplumsal barışı inşa etme” perspektifiyle yürütmek istiyor. Çünkü terör sadece dağda değil, aynı zamanda zihinlerde ve toplumun arasına ekilen güvensizlikte yaşar. Bu algının da kökten değişmesi için atılacak adımlar büyük önem taşıyor.
YENİ TÜRKİYE’NİN GÜVENLİK VİZYONU
Bu gelişmeler, Türkiye’nin güvenlik politikasında yeni bir paradigma değişimini temsil ediyor. Artık sadece silahlı mücadele değil, aynı zamanda diplomatik, sosyolojik ve psikolojik boyutları olan çok katmanlı bir strateji yürürlüğe girmiş durumda.
Birçok kişi, “Yine mi çözüm süreci?” diye sorabilir. Fakat bu kez şartlar çok farklı. Bu defa sahada mutlak bir üstünlük, örgütte derin bir çözülme, uluslararası denklemde ise Türkiye’nin tezlerini destekleyen yeni ittifaklar söz konusu.
Devlet, bu süreci bir zaaf değil, mutlak kararlılığın ve stratejik aklın bir ürünü olarak yönetiyor. Bugüne dek teröre karşı yürütülen mücadelenin her aşaması, bu kararlılığın adım adım yükselmesini sağladı.
SONUÇ: UMUT VAR, AMA İHTİYATLI OLUNMALI
Elbette her büyük değişim gibi bu süreç de riskler barındırıyor. Provokasyonlar, sabote girişimleri, içeriden ve dışarıdan manipülasyonlar olabilir. Ama artık Türkiye, bu tehditlere karşı da hem hazırlıklı hem de deneyimli.
Eğer her şey planlandığı gibi ilerlerse, 2025 yılı Türkiye tarihine, PKK’nın resmen sona erdiği yıl olarak geçebilir. Bu sadece bir güvenlik zaferi değil, aynı zamanda milletin huzura kavuştuğu bir dönüm noktası olacaktır.
Mayıs ayı, yalnızca baharın değil; barışın, huzurun ve istikrarın habercisi olabilir. Bu sefer umut etmek için çok daha fazla nedenimiz var.
📧 Her türlü soru ve geri bildiriminiz için bizimle iletişime geçebilirsiniz: guncellhaberajans@gmail.com
