Nihal Taş – GHA İstihbarat Servisi Şefi
Türkiye son günlerde akıl almaz gelişmelere sahne oluyor.
Düne kadar ağız birliğiyle “bebek katili”, “terörist başı” dediğimiz, on binlerce vatan evladının kanından sorumlu Abdullah Öcalan’a, bugün bazı siyasi liderlerin “PKK’nın kurucu önderi Öcalan’a şükranlarımı sunarım” diyerek teşekkür ettiğini okumak ve duymak, millet vicdanında derin yaralar açmıştır.
Bu ülkede aklı başında hiç kimse çatışmalar devam etsin, kan dökülsün istemez.
Kimse gençlerimizin tabutlar içinde toprağa verilmesini arzulamaz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir ferdi, “barış” sözcüğüne karşı değildir.
Ve şunu da net şekilde ifade etmek gerekir: Bizim Kürt kardeşlerimizle hiçbir sorunumuz olmamıştır, olamaz da.
Bu toprakların öz evlatları olan Kürtler, Türklerle aynı kaderi paylaşmış, aynı cephede şehit olmuş, aynı sofrada lokmasını bölüşmüştür.
Ancak eli kanlı bir terörist başına “önder” demek, üstüne bir de “teşekkür” etmek kabul edilemez.
Bu ifadeler sadece sağduyulu insanları değil, en çok da şehit ailelerini, gazilerimizi ve vatanseverleri derinden yaralamıştır.
Şehitlerin kemiklerini sızlatan, gazilerin gözünü yaşartan bu açıklamalar, toplumun büyük bölümünü şaşkınlık içinde bırakmıştır.
Barışın da Bir Adabı Olur
Elbette herkes barış ister.
Ama barışın da bir onuru, bir adabı vardır.
Bu topraklara göz diken, bu vatanı bölmek için silah sıkan, binlerce ocağı söndüren bir teröriste methiyeler düzerek barış sağlanamaz.
Çünkü onurlu bir barış, şehitlerimizin hatırasını yok sayarak değil, onları baş tacı ederek inşa edilir.
Bu açıklamaları yapan liderlere açıkça şunu söylemek gerekiyor:
Katil başına teşekkür eden hiç kimse şahsen benim liderim olamaz.
Ve milyonlarca vatan evladının gönlünde de asla gerçek bir lider olarak yer bulamaz.
Bizim yetiştiğimiz kültürde;
• Vatana göz dikenlere minnet edilmez.
• Şehit kanıyla sulanmış topraklar üzerinde ihanete göz yumulmaz.
• Katillerin sonraki davranışları ne olursa olsun “teşekkür” edilmez.
Vatan, bayrak, ezan gibi değerlerin uğruna can verenlerin ruhları incitilmez.
Endişemiz Büyük
Dileriz, bu akıl dışı yaklaşım daha da ileri taşınmaz.
Umarız bir gün el ele tutuşup, bir de bu ihanetin üstüne halay çekilmez.
Bu milletin sabrı, sağduyusu vardır; ama aynı zamanda onuru ve haysiyeti de vardır.
Unutulmamalıdır ki;
Bu ülkenin insanı affedebilir, sabredebilir; ama ihaneti unutmaz.
Son Söz
Vatan için can verenlerin hatırasına sadakat, her türlü siyasi hesabın üstündedir.
Barış, ancak hakikatin, adaletin ve vatan sevgisinin rehberliğinde tesis edilebilir.
Şehitlerimize, gazilerimize ve onların emanetine sahip çıkmak, bu ülkeyi yönetenlerin birinci görevi olmalıdır.
Bizler susmayacağız.
Şehitlerimizin hatırasını unutturmayacağız.
Ve hainlere asla “teşekkür” etmeyeceğiz!