featured
  1. Haberler
  2. Köşe Yazıları
  3. Tevekkülün Sırrı: Veren de Alan da O

Tevekkülün Sırrı: Veren de Alan da O

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hayat, elimizdeki imkânların sürekli değiştiği, bazen en sevdiklerimizi kaybettiğimiz, bazen de hiç beklemediğimiz nimetlere kavuştuğumuz büyük bir akıştır. Bu akışın içinde, insana hem huzur hem de sağlam bir duruş kazandıran kadim bir gerçek vardır:

“Allah’ın senden aldığını Allah’tan başka sana verecek kimse yok. Allah’ın sana verdiğini de senden alacak kimse yok.”

Bu söz yalnızca bir inanç prensibi değildir; hayatın tüm zorluklarına karşı duruşumuzu belirleyen, tevekkül adı verilen o eşsiz teslimiyet halinin özüdür.

Kayıplar: En Büyük Manevi Dersler

Hayatımızdan bir şey eksildiğinde—sağlığımız, malımız, sevdiğimiz bir kişi ya da kaçırdığımız bir fırsat—kalbimiz doğal olarak sarsılır. Ancak bu kayıp anları, aynı zamanda en büyük manevi dersleri aldığımız anlardır. İnsan, elinden bir şey alındığında kendi gücünün ne kadar sınırlı olduğunu idrak eder.

Bize ait sandığımız hiçbir şeyin aslında kalıcı olmadığını görürüz. “Ben yaptım” veya “benim sayemde oldu” gibi yanılsamalar yok olur. Sahip olduklarımıza duyduğumuz aşırı bağımlılık hafifler ve odağımız, nesneye değil, o nesneyi verene yönelir.

Her kayıp, sabrımızı, şükrümüzü ve teslimiyetimizi sınayan bir imtihandır. Bu zorluk, nefsi terbiye eder ve manevi olarak daha güçlü bir yapı inşa etmemizi sağlar. Allah bir şeyi aldığında, aslında o şeyin yerine daha hayırlısını vereceği inancının tohumlarını eker.

Ümidin Mutlak Kaynağı

Hayatın tüm nimetlerinin nihai kaynağı Allah’tır. İnsanlar bize yardım edebilir, kapıları açabilir; ancak bu yardımların tamamı, Allah’ın bir aracı kılmasından ibarettir.

Allah birine bir lütuf veya rızık vermek istediğinde, hiçbir güç buna engel olamaz. Kapıların yüzüne kapandığını, tüm yolların tıkandığını düşündüğünde bile bilmeliyiz ki: Mutlak kudret O’ndadır.

En zor anda, hiç umulmadık bir kapı açılabilir. Çünkü asıl veren insanoğlu değil, bizzat Hâlik’tır. Bu inanç, insanlardan medet ummanın ve onlara aşırı güvenmenin getirdiği hayal kırıklıklarından korur.

Tevekkül: Teslimiyet ve Eylem Dengesi

Tevekkül, tembelce oturup mucize beklemek değildir. Aksine, yapılması gereken her fiili gücümüz yettiği son noktaya kadar gerçekleştirdikten sonra sonucu Allah’ın mutlak iradesine teslim etmektir.

Tevekkül eden bir kul, dengeli bir hayata ulaşır:

• Kazandığında gurura kapılmaz; nimet sahibini bilerek şükreder.

• Kaybettiğinde aşırı yıkılmaz; çünkü alınanın yerine daha hayırlısını verecek olanın Allah olduğunu bilir.

Bu teslimiyet, kişiyi hem kibir hem de ümitsizlik uçurumlarından korur.

Manevi Özgürlük ve Huzur

“Veren de O, alan da O.”

Bu ifade, insana yük değil, manevi özgürlük sağlar. Kontrolü bırakmak değil; kontrolü en doğru ve adil olan Mutlak Güce teslim etmektir. Korkunun, endişenin ve hırsın esiri olmak yerine, en büyük dayanağın ve güvenin Allah olduğunu bilmek kalbe tarifsiz bir sükûnet bahşeder.

Tevekkül, hayatın tüm iniş çıkışlarında sarsılmaz bir huzurla yol alabilmenin anahtarıdır. “Ben elimden geleni yaptım, gerisi O’nun takdiridir,” diyebilmek, insanı hem güçlü hem de mütevazı kılar.

Kendine Sor…

Tevekkül, hayatınızdaki en zor anlarda sığındığınız liman mı, yoksa sadece bir kelime mi?

Sordunuz mu hiç kendinize… Hayatın akışında gerçekten teslim olabiliyor musunuz, yoksa kontrolü bırakmakta hâlâ zorlanıyor musunuz?

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Tevekkülün Sırrı: Veren de Alan da O
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Güncel Haber Ajans ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin