Belgin Uyar
Trafikte motosiklet sorunu Türkiye’nin yıllardır çözüm bekleyen problemlerinden biri. TÜİK verilerine göre ülkemizde 7 milyon, İstanbul’da 900 bin motosiklet var. Bu motosikletlerin büyük kısmı hızlı tüketim gıda, kurye ve ticari amaçlarla kullanılıyor. Ancak ruhsatlarda ticari ve hususi ayrımı olmadığı için, kaç motosikletin ticari amaçla kullanıldığı net olarak bilinmiyor.
Sorunun temelinde ehliyetsiz sürücüler, uzun çalışma saatleri ve trafik kurallarına uymayan gençler var. Hızlı teslimat sektöründe paket başına prim sistemi, sürücüleri adeta yarışmaya zorluyor; aşırı hız, dikkatsizlik ve kazalar kaçınılmaz oluyor. Üstelik çoğu sürücünün sosyal güvencesi yok, 12 saatten fazla mesai yapıyor ve herhangi bir sigortaya dahil değiller.
Denetimler ise yetersiz. Türkiye’de motosikletlerin yüzde 70’inde trafik sigortası, yüzde 90’ında ise kasko bulunmuyor. Kazalarda tazminatın tahsili neredeyse imkânsız hâle geliyor. 2024 yılında motosiklet kazalarında 1224 kişi yaşamını yitirdi, ölenlerin dörtte biri motosikletlerle ilişkiliydi. Kaldırım kazalarında ölüm ve yaralanma oranları daha da yüksek.
Almanya’da durum tamamen farklı. Orada sürücüler, göreve başlamadan önce A1, A2 veya A sınıfı ehliyete sahip olmak zorunda. İşveren, kask, reflektörlü mont, eldiven gibi koruyucu ekipmanları temin ediyor, sigortasız ve belgesiz sürücüyü işe başlatamıyor. Belgeleri kontrol etmeyen işveren ağır para cezaları ve hapisle karşı karşıya kalıyor. Bu sayede Almanya’da motosiklet kazaları yılda 500 ölümü geçmiyor.
Türkiye’de de benzer önlemler acilen uygulanmalı. Ulaştırma ve İçişleri Bakanlıkları ile büyükşehir belediyeleri, sürücü ve işveren sorumluluğunu netleştirecek sistemleri hayata geçirmeli. Aksi hâlde, her gün trafikte başka bir gencin hayatı riske giriyor.
Motosiklet kazalarının bedeli sadece can kaybı değil; ailelerin yıkılan hayatları ve adaletsiz tazminatlar da cabası. Önlem almak, hem hayat kurtarır hem de toplumun huzurunu sağlar.