TÜRKİYEM
Fatih Küpeli – Köşe Yazısı
OYUN HİÇ BİTMEDİ
Türkiye üzerine oynanan oyunlar hiçbir zaman sona ermedi. Gündem her ne olursa olsun, hedef hep aynıydı: Türkiye’nin bağımsız karar alma iradesini kırmak. Kimi zaman darbelerle, kimi zaman ekonomiyle, kimi zaman da muhalefeti dizayn ederek… Ama en etkili yöntem; içeriden çökertmekti. Değiştiremediğini teslim almaya çalışan vampir ruhlu küresel kovboy, her dönem yeni bir araç buldu.
KASET, KUMPAS VE KAZALARLA SİYASET DÜZENİ
Helikopter kazalarıyla(!) partiler başsız bırakıldı, kasetlerle itibarsızlaştırmalar sahnelendi. “İlahi tokat” edebiyatı yapan figüranlar, aslında küresel senaryonun yerli işbirlikçileri oldu. Bu operasyonların amacı; iktidarı yıkamıyorsan muhalefeti şekillendir, sonra ikisini birden teslim al anlayışıydı.
15 TEMMUZ’LA ZİRVEYE ULAŞAN PLAN
İstihbaratın etkisizleştirilmesi, yargının siyasete sopa olması, çift başlılık görüntüsü ve yoğunlaşan terör eylemleri… Tüm bunlar, 15 Temmuz hain kalkışmasıyla zirveye taşındı. Ancak Türk milleti bu oyunu bozdu. Kovboyun planı tutmadı ama o, hâlâ içeriden kriptolarla yol almaya çalışıyor.
“6’LI MASA”DAN “7 BAŞLI EJDERHA”YA
Son yıllarda sistemin içinden iş yürütme çabaları yoğunlaştı. “6’lı masa” adıyla başlayan ve 7 Cumhurbaşkanı yardımcısı vaadine kadar varan garabet, muhalefeti dizayn etme teşebbüsünden başka bir şey değildi. 2019’da yerel seçimleri kazanan bazı belediyeler, siyaset dışı finansman kaynaklarına dönüştü. “Değirmenin suyu nereden geliyor?” diye sorarken cevabı geç fark ettik.
TÜRK TİPİ ZELENSKY Mİ ARANIYORDU?
Gazeteci Zafer Şahin’in ifade ettiği gibi, amaç bir “Türk tipi Zelensky” bulmaktı. Türkiye’yi Rusya ile savaştırmak ve Sevr’i güncellemek gibi sinsi hedefler, daha önce Davutoğlu’nun “Ben emri verdim” dediği Rus uçağı vakasıyla test edildi. Bu akıl, hâlâ devrede ve yeni fırsatlar kolluyor.
YOLSUZLUK DEĞİL, DİZAYN DOSYASI
Bugünün gündemini oluşturan yolsuzluk iddiaları da sadece mali mesele değildir. Geçmişte olduğu gibi şimdi de parayla dizayn edilen siyasi mühendislik faaliyetleri sahnelenmektedir. 12 Eylül sonrası kurdurulan partiler, Refah’ın FP’ye dönüşmesi, Saadet’in pasifleştirilmesi; hepsi benzer senaryoların parçasıydı. Bugün ise %1 oy almayan yapılar Meclis’e grup kuracak şekilde sokuluyorsa, bu hamlelerin amacını anlamak zor değil.
BİR ANAYASA, BİR MİLLET, BİR YÜZYIL
Bugün güçlü olmak zorundayız. Bu hem ekonomik hem de siyasi bağımsızlığımız için zorunluluktur. İç kanama gibi sinsice işleyen terör ve sistem çökertme planlarına karşı, milli ve sivil bir anayasa kaçınılmazdır. Yeni anayasa; Türk milletinin değerlerini, kültürünü, kimliğini taşımalıdır. Türk’ün gören gözü, duyan kulağı, uyanık vicdanı olmalıdır.
ANAYASA, MİLLETİN YÜZÜ OLMALIDIR
Yeni anayasa yazılırken; sadece hukukçular değil, dil uzmanları da görev almalıdır. Halkın anlayacağı, ruhunu hissedeceği bir dil kullanılmalıdır. Anayasada ideal insan tipi, milli hedefler, eğitimin temel esasları yer almalıdır. Ahlak, liyakat ve kültür ile inşa edilmiş siyaset anlayışı anayasal güvenceye alınmalıdır.
PARAYLA DEĞİL, ALIN TERİYLE YÜKSELEN SİYASET
Siyaset kurumunun günahını halk ödememelidir. Siyasetçi yetiştirmek, akademik bir disiplin ve toplumsal bir sorumluluktur. Parayla gelen değil; bilgisi, ahlakı ve vatan sevgisiyle öne çıkan insan modeli esas alınmalıdır. Aksi halde halk değil, küresel senaristler kazanır.
BÜYÜK TÜRKİSTAN, GÜÇLÜ TÜRKİYE İLE MÜMKÜNDÜR
Türk milletinin tarihi misyonu, Kızılelma idealiyle yeniden yükselmelidir. Bu coğrafyada güçlü ve bağımsız kalmanın tek yolu; millet olma bilincinden sapmadan yürümektir.
Tanrı Dağları’ndan selam olsun;
Yorulmadan, yılmadan koşanlara…
Fatih Küpeli
Saygılarımla