Belgin Uyar
Hayat, insanın kalbine bir sır gibi fısıldar.
Sen plan yaparken başka şeyler olur. İnsan yıllarını tasarladığı bir tabloya sığdırmaya çalışır, ama zaman fırçasını elinden alır, hiç beklemediği renklerle bambaşka bir resim çizer.
Bu yüzden hayat dediğin, hep yarım kalan emellerle doludur; yarım kalmış hevesler, bitmemiş hayaller, ucu açık umutlar…
Ve biz, bu yarımlıkların gölgesinde büyürüz.
Bütün ihtişamıyla akıp giden zaman bize şunu öğretir: Asıl olan yarına yetiştirmek istediğin plan değil, bugünün kıymetidir.
Bir sabah uyandığında, yanındaki insana tebessüm edebiliyorsan, işte oradadır ömrün en büyük sermayesi.
Çünkü kimseye garanti verilmemiştir yarının; ne hayalini tamamlamak, ne de bir cümleyi bitirmek.
Bu yüzden insanın elinde kalan en hakiki şey, paylaşabildiğidir.
Bir yetimin saçını okşamak, bir fakirin sofrasına ekmek koymak, sebepsiz bir iyilikle bir gönlü diriltmek…
İşte ömrün baki kalan tarafı budur.
Sakladıkların, yığdıkların senin değildir; senden önce nice bedenlerin üzerinde ağırlık yapan toprak misali, bir gün başkalarının olur.
Ama verdiklerin, paylaştıkların, infak ettiklerin, sadaka niyetine sundukların seninle beraber ölümsüzleşir.
Hayatın asıl gerçeği şudur:
İnsanın ömrü yarım kalır, ama yaptığı iyilik tamdır.
Bir çocuğun duasında, bir yetimin gülüşünde, bir gönlün ferahlamasında ömrün en dolu hâli saklıdır.
Gerisi, sadece gelip geçen bir rüzgârdır.
İşte bu yüzden, uzun uzun planlar yapma sevgili okur.
Bugünün kıymetini bilelim.
Çünkü hayat, yarım kalmışların içinden yalnızca iyiliği tam kılar.