Uyuşturucuyla mücadele eden dernekler, siyasi partiler ve değerli Mersin Valim Atila Toros… Duyun bu sesi artık.
Bir dönemin önemli gazetecisi Ali Gültekin, yıllarca bağımlılıkla mücadele etmiş, sokaklarda yaşamış bir insan. Bugün, yeniden hayata tutunmak için çırpınıyor. Ve o, yardım değil, iş istiyor. Kimseye muhtaç olmadan, kimsenin kapısında beklemeden, baronların karanlık ağına düşmeden kendi alın teriyle yaşamak istiyor.
Bir Gazetecinin Çöküşten Dirilişe Hikâyesi
Ali Gültekin ismi, bir dönem Mersin’in gazetecilik dünyasında bilinir, saygıyla anılırdı. Fakat hayatın acımasız virajları, onu uyuşturucunun karanlık sokaklarına sürükledi. Yıllarca bağımlılıkla mücadele etti, sokakta yaşadı, toplumun görmezden geldiği binlerce insandan biri oldu.
Ama Ali pes etmedi. Her düşüşünde yeniden kalkmayı denedi. Çünkü insan, ne kadar dibe vurursa vursun, yeniden ayağa kalkma iradesini taşıyabilir. Bugün Ali Gültekin’in tek talebi, hayata yeniden katılabilmek. Yardım paketi, bir günlük destek değil; iş, üretim, onur istiyor.
Toplumsal Bir Çığlık
Ali Gültekin’in çağrısı, yalnızca kendi sesi değildir. Bu, aslında binlerce bağımlının, binlerce gencin ortak çığlığıdır. “Bizi görmezden gelmeyin, bize fırsat verin” diyorlar.
Uyuşturucu baronlarının ağına düşen gençler, genellikle işsiz, çaresiz, umutsuz insanlardır. Onların tek suçu, toplumun dışına itilmiş olmalarıdır. Eğer bu insanlara iş, eğitim, güven, yeniden başlama şansı verilmezse; mafyanın, karanlık çetelerin pençesinden kurtulmaları mümkün değildir.
Bir insanı kurtarmak, yalnızca o kişiyi değil; ailesini, çevresini, hatta gelecekteki nesilleri kurtarmaktır. Ali Gültekin’in talebi, işte bu yüzden toplumsal bir çağrıdır.
Devletin ve Toplumun Sorumluluğu
Uyuşturucuyla mücadele, sadece polis operasyonlarıyla, yasaklarla, basın açıklamalarıyla yürütülemez. Asıl mücadele, rehabilitasyon ve yeniden kazanım sürecinde başlar. Çünkü bağımlılığı bırakmak, bitiş değil; yeniden bir başlangıçtır. Ve o başlangıç, iş ile, üretim ile, alın teriyle mümkündür.
Sayın Valim Atila Toros’a, Mersin’in siyasi partilerine, belediyelerine, sivil toplum örgütlerine ve iş dünyasına sesleniyorum:
Ali Gültekin’in talebine kulak verin. Bu, sadece bireysel bir istek değil; toplumun vicdan sınavıdır. Ona iş vermek, sadece bir kişiye ekmek kapısı açmak değil; aynı zamanda “Uyuşturucuya karşı mücadelede kararlıyız” demenin en somut yoludur.
Sahici Bir Çağrı
Ali Gültekin’in sözleri, hepimiz için bir uyarıdır:
“Sadaka değil, iş istiyorum. Kimseye muhtaç olmadan, kendi emeğimle yaşamak istiyorum.”
Bu sözler, insanın onurunu, emeğin değerini, sahici bir hayat isteğini yansıtıyor. Ve aslında hepimize şunu hatırlatıyor: Uyuşturucuyla gerçek mücadele, bir insanı yeniden topluma kazandırabilmektir.
Bugün Ali Gültekin’in sesine kulak vermezsek, yarın kaybolan gençlerin, yok olan hayatların vebali hepimizin olacaktır.
Geliniz, bu sesi duyalım. Geliniz, bir insanın yeniden hayata dönmesine hep birlikte vesile olalım. Çünkü bir kişiyi kurtarmak, aslında bütün bir toplumu kurtarmaktır.
Mehmet Açık