Yazı: Burcu Çatalbaş
Lafı dolandırmaya gerek yok. Yıllardır durmaksızın “eşit yurttaşlık” sakızı çiğneyenler var. Soruyorum: Anayasa’nın 10. maddesi yetmiyor mu? “Herkes yasalar önünde eşittir” diyor. Daha açık, daha net ne yazılabilir ki? Cevap basit: Yok. Çünkü derdiniz eşitlik değil.
Bu söylemin arkasında yatan gerçek niyet, Kürtler için (ardından Laz, Çerkez, Boşnak, Arap, Arnavut, Pomak, Gürcü, Abaza…) ayrıcalıklı bir vatandaşlık yaratmak ve Türkiye Cumhuriyeti’ni üniter devletten koparmaktır. Terörist başı ve PKK/PYD sözcüleri ortada: “Yeni bir devlet, bölgesel özerklik, demokratik konfederalizm…” Masum talepler değil, bu devletin temeline yönelmiş saldırılardır.
“Anadilde eğitim” bahanesi de aynı tuzağın parçasıdır. Amaç dillerini öğrenmek değil; Dil Birliği’ni dağıtmak, ulusal bütünlüğü zayıflatmak. ABD ve AB’den gelen açıklamalar, bu projelerin uluslararası destekli olduğunu açıkça gösteriyor. Lozan karşıtlığı, çoklu hukuk ve çoklu dil talepleri, Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalama girişimidir.
Herkes bilsin: Anayasamız tartışılmazdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim biçimi, temel nitelikleri, ülke ve millet bütünlüğü, millet tanımı ve Dil Birliği, kırmızı çizgimizdir. Bu, ırkçılık ya da faşistlik değildir; bu, devlet ve millet adına bir zorunluluktur. Hiçbir emperyal proje, hiçbir sayısal çoğunluk bunu değiştiremez.
Türkiye Cumhuriyeti’nin birliği ve Dil Birliği’ne kasteden içerideki taşeronlar, dışarıdaki sözcüler ve emperyal planlar karşısında sessiz kalınmayacak. Kimse bu ülkeyi bölemez, kimse Türkiye’nin üniter yapısını yok sayamaz. Türk Milleti’nin birliği, bizim kırmızı çizgimizdir. Tarih boyunca koruduğumuz bu birlik, bundan sonra da dimdik ayakta kalacaktır.