Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için gece gündüz demeden çalışan polisler, yıllardır çözülmeyen sorunlarıyla baş başa bırakıldı. Bugün sosyal medyada yükselen #polislersusmayacak etiketi, aslında sadece bir isyan değil, aynı zamanda toplumun vicdanına yapılmış bir çağrıdır.
Çünkü polis teşkilatı, bu ülkenin bel kemiğidir. Ama gelin görün ki; teşkilatın içindeki kronikleşmiş sorunlar, hâlâ görmezden geliniyor.
Fazla mesai ücretleri ödenmeyen, izin günlerini bile kullanamayan, tayinlerde aile bütünlüğü hiçe sayılan, terfilerde adalet bulamayan ve mobing ile ezilen bir polis teşkilatı… Bu manzara, sadece polislerin değil, aslında hepimizin meselesidir. Çünkü huzurlu bir toplum, huzurlu bir güvenlik teşkilatıyla mümkündür.
Bugün polisler diyor ki:
“Çalışma şartlarımız düzelene kadar, hakkımız teslim edilene kadar susmayacağız.”
Ve halk da biliyor ki; bu ses sadece polisin değil, tüm emekçilerin, alın teri döken herkesin ortak çığlığıdır. Bir milletin güvenlik güçleri, ayakta alkışlanacak fedakârlıklarla görev yaparken, hak ettikleri insanca yaşam koşullarına kavuşamıyorsa burada ciddi bir adaletsizlik var demektir.
Buradan yetkililere sesleniyorum:
Polis sadece emirle çalışan bir memur değildir. O aynı zamanda bu milletin evladı, kardeşi, komşusudur. Onun hakkı teslim edilmediğinde, aslında toplumun güvenliği de yara alır.
Halkın sesi nettir: Polisler susmayacak, biz de onların yanında susmayacağız.
Saygılarımla,
Halkın sesi