Külliye’deki Görüşmenin Mesajı
Mehmet AÇIK | Köşe Yazısı
Siyaset, bazen susarak bazen de konuşarak yol alır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Külliye’de DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşme, Türkiye’nin iç siyasi dengeleri açısından önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. Bu görüşmenin yankıları sürerken, dikkat çeken bir açıklama da Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi.
Bahçeli, her zamanki siyasi feraseti ve devlet aklını önceleyen çizgisiyle bu görüşmeye dair yaptığı değerlendirmede şunu açıkça ortaya koydu: “Cumhurbaşkanımızın Külliye’de DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşme hem içerik hem ilerleyiş hem de simgesel ifade bakımından takdire şayandır. Meselenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti devletidir.”
Bu cümlede, devlet aklının merkezinde yatan en temel ilke gizlidir: Egemenlik, milletin ve devletin elindedir. Görüşenler değil, yönetenler karar verir. Bahçeli’nin bu açıklaması, kamuoyunda oluşabilecek muğlaklıkları bertaraf eder nitelikte. Çünkü bazı kesimler, bu tür görüşmeleri bir “yumuşama” ya da “taviz” göstergesi olarak değerlendirmeye kalkışabiliyor. Oysa mesele bundan çok daha derin ve devletin yüksek menfaatleri doğrultusunda şekilleniyor.
Bu görüşme, elbette ki tek başına bir sonuç doğurmaz. Ancak sembolik anlamı büyüktür. Cumhurbaşkanı Erdoğan, her kesimle diyaloğa açık bir lider olduğunu defalarca göstermiştir. Ama bu açıklığın arkasında, devletin bölünmez bütünlüğüne zarar getirecek en küçük bir tavize dahi kapalı bir siyaset anlayışı vardır. Bahçeli’nin “Meselenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti devletidir” sözü, işte bu anlayışın altını çizmektedir.
Unutulmamalıdır ki; görüşmek, dinlemek, anlamaya çalışmak başka; teslim olmak başkadır. Türkiye, teslimiyet değil, çözüm ve hâkimiyet yolunda ilerlemektedir.
Sonuç olarak; Külliye’deki bu görüşme, hem Türkiye demokrasisinin geldiği noktayı hem de devletin kendine güvenini gösteren önemli bir işarettir. Bu süreçte en önemli kazanım ise milletin, “devlet benim” diyebileceği bir güven ikliminde yaşamasıdır.
Bahçeli’nin Tutumu: Devlet Aklının Sürekliliği
Devlet Bahçeli, geçmişten bugüne yürütülen hassas süreçlerde millî bir denge unsuru olmuştur. Çözüm süreci yıllarında bile ilkeli bir muhalefet sergilemiş; milletin birliğinden, vatanın bütünlüğünden taviz verilmemesi gerektiğini her fırsatta dile getirmiştir. 15 Temmuz sonrası oluşan “Yenikapı ruhu”nda da bu millî duruşun mimarlarından biri olmuştur. Bugün de aynı kararlılıkla devletin yanında, milletin gönlünde durmaktadır.
Bahçeli’nin açıklaması, sadece bir destek beyanı değil; aynı zamanda “devletin kontrolünde, milletin yararına olan her adımın arkasındayız” mesajıdır. Bu, hem iç politika hem de dış ilişkiler açısından Türkiye’nin daha güçlü, daha kararlı bir duruş sergilemesini sağlayan temel taşlardan biridir.