Basın özgürlüğü… Ne büyük bir kazanım! Doğru bilgiye ulaşmanın, farklı seslerin duyulmasının temel güvencesidir.
Ancak son dönemde bu özgürlüğün ardına sığınılarak yürütülen sistematik bir nefret kampanyasıyla karşı karşıyayız. İfade özgürlüğü bahanesiyle Müslümanların en kıymetli değeri olan Peygamber Efendimiz’e yönelik yapılan saldırılar, apaçık bir şerefsizliktir.
Bu pervasızlık, bırakın basın özgürlüğünü; insanlık onuruyla dahi bağdaşmaz. Milyarlarca Müslümanın kalbinde en yüce makamda olan Resûlullah’a dil uzatmak, hiçbir medeni toplumda kabul edilemez. Bu zihniyet, hukuk önünde hesap vermelidir. Çünkü bu bir fikir değil, doğrudan bir tahriktir. Birliğimizi, dirliğimizi hedef alan organize bir saygısızlıktır.
Ancak öfkemizi de doğru bir zemine oturtmak mecburiyetindeyiz. Bu kirli oyunların amacı, dindar halkı galeyana getirip sokakları karıştırmaktır. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Müslümanca bir duruş; hem kutsalımıza sahip çıkmayı hem de sağduyuyu elden bırakmamayı gerektirir.
Tepkimizi akıl, feraset ve metanetle göstermeliyiz. Sessiz kalmayacağız ama bağırarak değil; vakarımızla, birlikteliğimizle, bilinçli ve kararlı duruşumuzla cevap vereceğiz.
Bugün tüm inananları Efendimize sahip çıkarken, kardeşliğimizi pekiştirmeye, provokasyonlara kapılmadan haklı duruşumuzu hukuk içinde savunmaya davet ediyorum. Bu duruş, aynı zamanda adaletin, insanlığın ve barışın savunusudur.
Mehmet Açık – Saygılarımla