Türküm Türküm, Fatih Küpeli yazdı
Zat-ı Devletleri uzun süredir Büyük Taarruz ile Malazgirt Zaferi arasında tercih yapıyor. Ama tarih, iki dönüm noktasının da Türk milletinin kaderinde oynadığı rolü gözler önüne seriyor.
Malazgirt Zaferi (1071)
Büyük Selçuklu hükümdarı Alp Arslan önderliğinde kazanılan bu zafer, Anadolu’nun kapılarını Türklere açtı. Alp Arslan Türk’tür, Selçuklu da Türk’tür. Bu zafer, sadece bir askeri başarı değil; Türk kimliğinin ve kültürünün Anadolu’ya kök salması anlamına gelir.
Büyük Taarruz (1922)
Yaklaşık 850 yıl sonra, Türk milleti Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Büyük Taarruz’u gerçekleştirerek bağımsızlık mücadelesini taçlandırdı. Malazgirt’in açtığı yolda yürüyen Türk, bu sefer modern bir devlet ve ulusal bilinç kazanıyordu.
Ortak Noktalar ve Mesaj
Her iki zafer de Türk milletinin direniş, kararlılık ve özgürlük tutkusu ile mümkün oldu. Malazgirt, Anadolu’yu Türk yurdu hâline getirirken; Büyük Taarruz, bu topraklarda bağımsız bir Türk devletinin temellerini sağladı.
Siyasal İslamcılara ve tarihî çarpıtmalarla ilgilenenlere hatırlatmak gerekir: Avrupa’da Müslümanlığı kabul edenler için “Müslüman oldu” denmez, “Türk oldu” denir. Binlerce yıldır süregelen Türk düşmanlığı elbette son bulacaktır.
Malazgirt ve Büyük Taarruz, Türk kimliğinin, kültürünün ve devlet geleneğinin iki mihenk taşıdır. Ve bu gerçek, tarih boyunca değişmeyecek bir hakikattir.