GHA – KÖŞE YAZISI
Fatih KÜPELİ – Uluslararası Turan Kızılelma Teşkilatı Genel Başkan Yardımcısı
Tarih boyunca nice devlet kurmuş, çağ açıp çağ kapatmış, uygarlıklar inşa etmiş, adaleti yeryüzüne taşıyarak mazlumlara umut olmuş yüce Türk milletinin en büyük ideali; Turan’dır. Bu ülkü sadece bir toprak bütünlüğü değil, dilde, fikirde, işte ve gönülde birliğin adıdır. Turan; Türk’ün geçmişinden gelen ruh köprüsünün geleceğe uzanan ülküsüdür.
Turan kelimesi dilimize Farsça üzerinden geçmiş ve kadim Türk yurtlarını tanımlamak için kullanılmıştır. Persler, Orta Asya’da yaşayan Türk topluluklarını tanımlamak üzere bu kavramı ortaya koymuştur. Ancak bugün, bu kelimenin anlamı yalnızca bir coğrafi bölgeyle sınırlı değildir. Artık o, bir imanın, bir vicdanın, bir uyanışın adı olmuştur. XIX. yüzyılın ortalarından itibaren düşünce dünyamızda yer eden Turan ülküsü, giderek derinleşmiş, büyümüş ve nihayet bir millet idealine dönüşmüştür.
Turan ülküsü, yeryüzündeki tüm Türklerin tek bir çatı altında birleşmesi, kültürel, siyasi, ekonomik ve gönül bağlarıyla bütünleşmesi anlamına gelir. Bu hedef, sıradan bir siyasi proje değildir; bu, bir milletin yeniden dirilişinin müjdecisidir. Bu fikir, özlemi duyulan bir geleceğe atılan inanç dolu bir adımdır.
Merhum Nihâl Atsız bu ülküyü şöyle tarif eder:
“Turancılık, tarihî mirasları da dâhil olduğu hâlde bütün Türkleri tek devlet hâlinde birleştirmek ülküsüdür ve her ülkü gibi nesillere bakan, kan ve can vergisi isteyen, gönüllere heyecan katan bir inançtır.”
Bu inanç, kolay kazanılacak bir hedefin değil; mücadeleyle, sabırla, kararlılıkla ve fedakârlıkla ulaşılacak büyük bir amacın adıdır.
Türk Milliyetçiliği ile Batı Milliyetçiliği Arasındaki Derin Fark
Fransız İhtilali’nin ardından Batı’da gelişen milliyetçilik akımı, Osmanlı Devleti’ni zayıflatan ve içten çökerten unsurlardan biri olmuştur. Bu milliyetçilik anlayışı, Batı güdümündeki azınlıkları isyana teşvik etmiş, Osmanlı’nın bünyesinde yıllarca barış içinde yaşayan farklı etnik yapılar arasına kin ve nifak tohumları ekmiştir. Ancak burada net bir ayrım yapılmalıdır:
Batı’nın milliyetçiliği; ayrımcı, emperyalist, çıkarcı ve pragmatiktir.
Türk milliyetçiliği ise; ahlaki, vicdani, kuşatıcı ve insanîdir.
Türk milletinin bin yıllardır süregelen adalet anlayışı, insan sevgisi ve kardeşlik bağları milliyetçilik anlayışının temelini oluşturur. Türk’ün milliyetçiliği; başkasının hakkını gasp etmeye değil, kendi öz benliğini korumaya yöneliktir. Bu sebepledir ki Turan ülküsü, emperyalist bir yayılma hayali değil, bir milletin tarihine ve kaderine sahip çıkma iradesidir.
Turan: Bir Coğrafyadan Fazlası
Turan; sadece Orta Asya’da bir ova, bir bozkır değil… Turan; Kafkaslar’da bir çığlık, Doğu Türkistan’da bir dua, Kerkük’te bir gözyaşı, Karabağ’da bir yiğitlik destanıdır. Turan; Gaspıralı İsmail’in kaleminde bir meşale, Ziya Gökalp’in mısralarında bir yol haritası, Atsız’ın yüreğinde sönmeyen bir inançtır.
Turan demek:
• Doğu Türkistan’da ağlayan Türk çocuğunun gözyaşını Antalya’da hissedebilmektir.
• Karabağ’da şehit düşen Mehmetçik için Konya’da dua etmektir.
• Kırım’da yok sayılan Türk kimliğini Bursa’da sahiplenebilmektir.
Bu nedenle Turan ülküsü, sadece coğrafi bir birliktelik değil; gönülden gönüle uzanan bir ruh kardeşliğidir.
Türk Düşüncesinde Turancılık
Ziya Gökalp, Turancılığı sistematik bir düşünce yapısına kavuşturan en önemli isimlerden biridir. Onun “Turan” şiiri, her Türk milliyetçisinin kalbinde yer alan, yönünü bulduğu pusuladır:
Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan,
Vatan, büyük ve müebbed bir ülkedir: Turan.
Yusuf Akçura, Hüseyinzade Ali, Mehmet Emin Yurdakul, İsmail Gaspıralı, Nihâl Atsız gibi isimler; bu ideali düşünceyle, mücadeleyle ve yazıyla beslemişlerdir. Her biri, Türk’ün damarlarında dolaşan asil kanı hatırlatmış; “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” ülküsünü bir nesilden diğerine aktarmıştır.
Bugün Turan, Yarın Zafer
Bugün bu ülkü hâlâ engellenmekte, küçümsenmekte, dışlanmak istenmektedir. Çünkü Türk’ün birlik içinde yeniden ayağa kalkması, tarihi hesapların yeniden yazılması anlamına gelir. Bu da emperyal güçleri korkutmaktadır.
Ancak biz biliyoruz ki;
• Kürşat Çin sarayında,
• Alparslan Malazgirt’te,
• Fatih İstanbul’da,
• Atatürk Dumlupınar’da,
• Azerbaycan Karabağ’da,
• Türk’ün yedi düvele diz çöktürmüş iradesiyle bu ideal asla solmamış, her zaman diri kalmıştır.
Bugün Turan için bedel ödemekten korkmayan bir nesil varsa, bu ülkü elbet bir gün gerçekleşecektir.
Son Söz Yerine
Turan; sadece bir hedef değil, bir iman meselesidir. Bu davaya gönül vermek, kendini bu millete adamaktır. Gaspıralı’nın meşalesini, Gökalp’in yolunu, Atsız’ın ülküsünü taşımaktır. Yüce Türk milleti ve onun asil evlatları, hiçbir zaman bu ülküden vazgeçmemeli; Turan için mücadele etmeyi bir şeref borcu bilmelidir.
Turan, Türk’ün kaderidir.
Turan, Türk’ün ufkudur.
Turan, Türk’ün ebedî vatanıdır.
Fatih KÜPELİ
Uluslararası Turan Kızılelma Teşkilatı
Genel Başkan Yardımcısı
GHA – Güncel Haber Ajansı
Sosyal Medya Paylaşımı İçin Özet:
“Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan; Vatan büyük ve müebbed bir ülkedir: TURAN!”
Uluslararası Turan Kızılelma Teşkilatı Genel Başkan Yardımcısı Fatih Küpeli yazdı:
TURAN, Türk milletinin nihai hedefidir.
Gönülden gönüle kurulan birliğin, dilde, kültürde ve fikirde birleşmenin adıdır.
#TuranÜlküsü #TürkBirliği #FatihKüpeli #GHA